white noise to the light

ölüleri görme filmi 🙂 böyle birde dizi vardı “ghost whisperer” diye. bu film ondan sonra çekildi 2007 de o sebep diziden esinlenilmiş diom hatta çakma kopya da diom :p

ama sıkıcı bir film değildi başında aksiyonla girdi olaya sonuna kadarda tam gaz devam.

ne anlatıyor. “if saved must kill” böle ışık çıkan insanları gören kekocan onları kurtarıo kurtardıklarıda zibidip milleti kesio. galacticadaki arıza pilot(sarışın) bu filmde yardımcı oyuncu olmuş nice 🙂 bide şu dikkatimi çekio. ölü görenler zengin oluyor. fakirin ölü görmeye hakkı yok gibi bir fikir veriyor insana yani kahrolsun kapitalizm dedim 😀

huawei neki

bu çin asıllı uluslararası bir firma. dün yine death note izlerken pat diye telefon çaldı karşıda bi bayan sizinle iş görüşmesi yapmak isteriz diyor.ok dedim bende nasılsa boşum en kötü ihtimal güzel sohbet olur. sonra huawei den mail gelince şaşdım bu ne die araştırdım özünde full telekominikasyon related bir firma. bi anlamda veremedim neden ben diye.

bugün metroya gittim mavi ekran vermiş LCD televizyonlarına bakdım güldüm işde dedim 3. dünya ülkesinde ms in bir kalesi daha mavi ekran vermiş. neyse atladım gittim cevahire komşu bir ofis içerisi çekik gözlü kaynıo. daha önceden hiç çinliyle tanışmamışdım. biraz tedirgin oluyor insan jackie chan den sonra dikkat etmek lazım bunlara modunda sekretere sordum bu firma japonmu çinmi die. çin çin dedi aklıma tutti frutti geldi 😀 tamam dedim gülerek deri koltuklardan birine oturdum. önümde turkish daily news kurcaladım nasılsa bu sıra ingilizce okumam lazım 4 eylülde prep sınavım var.

okudum okudum sıkıldım 14 de gelmem gerekirken 30 dk önce gelmişdim metro gerçekden hızlı bir ulaşım aracı:) sonra dünkü bayan geldi ingilizce biliyorsunuz dimi dedi evet dedim şan beyle görüşeceksiniz dedi gitti. millet gezinio biri sağa biri sola gidio. çok soğuk bi ortam değil içinden biri selam verdi bişey içermisiniz dedi. bu 3. kere sorulmuş olmasıydı. anladımki çinliler gerçekden misafirperver

sonra bay lii ile şan geldi. sonra bekleyin bişey içermisiniz deyip gittiler ilk sudan sonra her seferinde hayır dedim ama yok en sonunda lii çayla geldi. onlarda sanırım çay kaşığı yok onu unutmuşdu. sonra birini daha alıp geldi. lii ile gelen eleman yazılım ilişkili ama uzmanı olmayan bi tipdi sanırım turkcell ile ilgili projelerimi sordu. açıkladım falan ama çok anlaşamadık. çin aksanlı ingilizce dahada zor anlaşılıyormuş onuda anlamış oldum.sonra gittiler yine bekledim.

sonra lii geldi orda istedikleri elemanı ve yapacağı işten bahsetti. installation troubleshooting ve maintainence yapacakmış. dedim development yokmu. yok dedi bunlar hazır yazılımlar turkcell ve avea ya kurulacak dedi. içime bi sinmedi sonra yazılımların kabiliyetlerini anlattı iptv bi ilgimi çeken başlıkdı. neyse geyiğe sardım sonra olmaz dedim bana gelmez installshield değilim ben 🙂

sonra asansör gelene kadarda sohbet etti adamlar fena bir misafirperver olduklarına inandım. bu arada sanıldığı kadarda küçük adamlar değiller ama 2 sini yerim tek nefesde 😀

sonra şan geldi R&D açarsak burda döneriz o vakit hajı arkadaşlarına falan sor sql linux bilgisi ve ingilizce istiolar. ilgilenenler bugünlerde bana CV sini atsın direk iletim….

azumi

böle geçmişden kadın savaşçı modudur xena dan sevimli ama o kadar sexsi olmayan savaşçımız kılıcıynan keser biçer kan gövdeyi götürür. foşur foşur fışkırır. ortamda elinde kırmızı gül taşıyan makyajlı erkekler vardır bu tip görülürse uzaklaşılması gerektiği bu filmden aklımızda kalan muhim bir ana konudur 🙂

bunların dışında izlenmesede olacak aksiyona benzer zatoiçi çakması bir harekettir.